Gazze’de Filistinli bir ailenin evinin yıkılmasını önlemek isterken İsrail ordusuna ait bir buldozer tarafından ezilerek öldürülen ABD'li barış aktivisti Rachel Corrie'nin ölümünün üzerinden 21 yıl geçti. Gazze’deki sivil direnişin sembolü olan Rachel Corrie hak ve adalet mücadelesi bugün hâlâ canlılığını koruyor.
10 YAŞINDAYKEN İLGİ DUYMAYA BAŞLADI
Sabah Gazetesi'nden Muhammed Uzun haberine göre, ABD’nin başkenti Washington'da doğan Rachel Corrie, liseden sonra Evergreen Devlet Üniversitesi'nde tiyatro ve uluslararası ilişkiler okudu. Henüz 10 yaşındayken, ilkokul mezuniyet töreninde yaptığı konuşmada, “Dünyayı daha iyi bir yer haline getirmek için çalışacağım” dedi. Lise yıllarında, insan hakları ve sosyal adalet konularıyla ilgilenmeye başladı. 2002 yılında, Seattle’da Filistinlilere yönelik İsrail saldırılarını protesto eden bir gösteriye katıldı.
ELİNDE MEGAFON, ÜSTÜNDE FOSFORLU YELEK VARDI
Filistin'e gitmeden önce, “Filistinlilerin yaşadığı zulmü ve adaletsizliği görmezden gelemem” dedi. 2003 yılında, Rachel Corrie, Uluslararası
Dayanışma Hareketi (ISM) ile Filistin'e gitti. Genç aktivist, burada çektiği videolarla İsrail'in savaş suçlarını gözler önüne serdi. Filistinli bir ailenin evinin yıkılmasını engellemek isterken, İsrail ordusuna ait bir buldozerin altında kaldı. İsrail ordusu, Filistinlilere merhamet etmediği gibi onu da katletti. Corrie’nin ölümü öncesinde üzerinde parlak, fosforlu, turuncu bir yelek vardı ve megafon kullanıyordu. İsrail yetkilileri yaşananların bir ‘kaza’ olduğunu ve buldozer sürücüsünün Corrie’yi görmediğini iddia etti.
MAHKEME: BASİT BİR KAZA
O günden sonra binlerce Filistinlinin evi daha yıkıldı. Filistinliler, "şehit" olarak nitelendirdikleri Corrie için büyük bir cenaze töreni düzenlendi. Corrie’nin ailesi, İsrail devletine karşı hukuk davası açtı. Mahkeme ise İsrail’in genç kadının ölümünde sorumlu olmadığına hükmetti. Corrie'nin günlüğü ve mektupları ise “My Name is Rachel Corrie” adıyla kitaplaştırıldı ve bir milyonun üzerinde satıldı. Corrie'nin hikayesi, Filistinlilerin yaşadığı zulmü ve adaletsizliği anlatan önemli bir kaynak haline geldi.